TEVHİD, MATRİX VE FİZİKÇİLER

 

 Bu dünya bir dağdır

Yaptıklarımızsa ses

Ses yankılanır

Yine bize geri gelir.

-Mevlana

   Nobel ödüllü Alman fizikçi Max Planck " Bütün maddenin kaynağı, hakikati ve varoluşu atom parçacıklarını titreştiren ve ufak bir güneş sistemi gibi onları bir arada tutan, üstün bir güce dayanır. ..Bu gücün arkasındaysa büyük bir bilinç ve zeka içerenbir akıl olduğunu kabul etmeliyiz. İşte bu akıl tüm maddenin matrix'idir...." der.

  Ve aynı zamanda Planck , maddenin "gördüğümüz şekilde"  var olmadığını ifade eder.

  Bu anlatım Kur'an'da verilen bilgilerle inanılmaz derecede örtüşen anlatım... 

  Nasıl mı?

  Artık bilimsel olarak kanıtlanmış olan şu ki, biz eşyaları hakiki halleriyle görmüyoruz.  Beynimiz algıları aracılığıyla o eşyalar kendi yorumu suretiyle okuyor yani algılıyor.

  Mesela bir elmayı algılayabilmemiz için beynimizde suret olarak bir elma algısı var. Dışarıda o eşyanın enerjisel yapısını beynimiz kendi bilgi tabanındaki elma bilgisiyle eşleştirip elmanın resmini beynimiz içinde oluşturuyor. 

  Algıladığımız her şey böyle. Planck'in bu anlatımını bağlayacağım yer şu:

  Tasavvufta anlatılır ki Allah'ın Rahman ismi ,  esmaların hakiki hallerinin olduğu isimdir. Biz esmaların rahim isminden dışarı çıkmış haliyle muhatabız. 

  Bu da şuna benziyor; aynaya baktığımızda biz 3 boyutlu olmamıza rağmen , yansımamız bizizdir ama o yansıma aslımız değildir. Dokunsak hissetmez, ısısı yoktur, yumuşaklığı yoktur v.s. ..

  Ama bizim varlığımızın yansımasıdır. 

  O yansımanın üzerine bir daha bir başka aynadaki yansımasını düşünün...İşte o ikinci yansıma da bizin dünyada muhatap olduğumuz görüntülerdir. 

  Bu dünya suretlerin, akislerin yansımasıdır. Asılları değil "gölgelerin gölgeleri" ile muhatabız eşyaların. 

  Bu yüzden tasavvufta gölge tabiri çok kullanılır. 

  Arapçada "ayn" göz demektir. Ayna diye tabir edilen bu dünya ise adete AY-NA Türkçe karşılığı- biz gördük- der gibiyiz dünyayı...

  "Sen bu cisimden ibaret değilsin, gözden ibaretsin. Canı görsen cisimden vazgeçersin. (Mesnevi)

  İnsan büyük alem ve küçük alem kainatta aslında bir göz gibidir.   İşte eşyaya döndüğümüzde "suret" diye muhatap olduğumuz eşyaların aslı Allah'ın ilminden ve esmalarından gelir.

    İŞARET 1- DENİZ ERTEN